20 Ocak 2014 Pazartesi

Avrupalı mı yoksa Asyalı mı?

Sürekli Türkiye'deki mozaikten söz ediyoruz. Sonra İstanbul'dakinden.

İstanbul'un insanın da yerine göre çok değişken olduğunu hepimiz az çok biliyoruz. Yalnız geçenlerde farkettiğim bir durum bana bunun tahmin ettiğimden de daha uç noktada olduğunu gösterdi.

Bunu anlamak için metrodan çıkışı örnek verebiliriz. Taksim-Hacıosman metrosu için özellikle. Taksim durağında metrodan çıkacaksanız, insanlar daha siz çıkmadan girmeye çalışır. Hem de kabinin dolu olduğuna aldırış etmeden, siz çıkmadan içeri giremeyeceğini düşünmeden. (Tabii durakların Taksim'in yoğun insan trafiği düşünülmeden yapıldığını göz ardı etmemek lazım ama çok da ciddi bir değişken değil bu durum) Diğer yandan, hemen bir sonraki durak olan Osmanbey durağında, insanlar oldukça saygılı, çıkanların çıkmasını bekliyor. Sonra girmeye çalışıyor aracın içine.

Aralarında birkaç yüz metre var sadece ve insanlar bu kadar farklı.

Bu normal mi peki?

Sanki Osmanbey Avrupalı, Taksim Asyalı.

Bu aslında sadece ufak bir örnek. Sonraki duraklarda da benzeri farklılıklar göze çarpabiliyor. Kafama takılan ise insanların Taksim'den girince idleri, Osmanbey'den girince süperegoları tavan yapıyor.

Benzer örnekler çoğaltılabilir aslında. Yılbaşında Taksim kutlamaları ile Nişantaşı kutlamaları da farklı bir örnek.

En uç olarak gördüğüm örneklerden biri ise Avrupa ülkelerinde yaşayan Türklerin durumu. Oradayken çevreye çok duyarlı, çöpünü hayatta yere atmayan, otoparka aracını park eden, yaya geçidinde her daim yayaya yol veren insan, daha sınırdan içeri girer girmez başlıyor bunların tam tersini yapmaya..

Soru şu: Bunları yapanlar hep aynı insansa, bu insanların bu kadar değişmesinin nedeni ne?

18 Ocak 2014 Cumartesi

Midnight in Paris Filmi..

Midnight in Paris, ya da Paris'te Geceyarısı..

Bir yandan günümüzde geçerken, diğer yandan geçmişe giden,
İnsanı sadece bir insana değil, bir şehre de aşık olabileceğini,
Aşkın farklı hallerinin olduğunu,
Her aşık hissettiğimizde aşık olmayabileceğimizi,
Bunun sadece bir yanılsamadan, kimyadan ya da cinsel tutkudan kaynaklanabileceğini,
İnsanın sadece gerçekten mutlu olduğu yerde yaşaması gerektiğini,
Hayatı paylaştığı kişinin, hayat görüşünü de belli ölçüde paylaştığı kişi olmasını, 
İnsanlar olarak kronik bir geçmişe özlem çektiğimizi,
Yeşil bir şehri,
Romantik bir şehri,
Sakin bir şehri, 
Geceleri bambaşka güzel olan bir şehri,
Bazı şehirlerin hele yağmurda daha bir güzelleşebileceğini, 
Sadece bazen değil, hayatı boyunca, insanın hayallerinin peşinden gitmesi gerektiğini,
Hayatın bazen insanlara farklı anlarda farklı şeyler sunabileceğini anlatan harikulade bir film..
Sıradan insanların hayatlarından bir perde belki de..