11 Mayıs 2016 Çarşamba

Bir Kazanın Anatomisi

Birkaç ay önce akşam vakti idi. Eve dönerken hemen önümüzde bir kaza oldu. Nasıl olduğunu farkedemeden bir aracın yolun öteki tarafında ters dönmüş olduğunu gördüm.

Araçtan şeffaf renkte duman yükseliyor, tekerlekleri halen daha dönüyordu. Orta refüjdeki palmiye ağacını da yıkıp karşı şeride geçmiş ve ters dönmüştü. Bizim biraz ötemizdeki araç ise ön tarafından aldığı ciddi hasarla yan tarafa, bariyerlerin yanına doğru geçip durmuştu.

Hemen araçtan inip kazazedelere yardım etmek için onlara doğru ilerledik. İki aracın şöförü de gençti. Biri yirmili yaşların başlarında, diğeri ise ondan birkaç yaş daha büyüktü.

Ters dönen araçtaki şöför hemen araçtan çıktı. Daha müdahale etmeye yetişemeden arabadan çıkmıştı. Gayet rahat yürüyüp konuşabiliyordu. Kendinde gibi görünüyordu. Araçtan da o sırada benzin olduğunu sandığım bir sıvı dökülüyordu yere.

Arabadan iner inmez ilk işim 155'i, daha sonra da 112'yi aramak oldu. İkisine de bağlanmam yaklaşık 1dk kadar sürdü. 155'teki yetkili aynı zamanda 112'yi de aramamı önermişti. Halbuki bir şekilde ortak çalışabiliyor olmaları gerekiyordu bu iki acil durum servis numarasının. Polise kaza yerini tarif ettikten sonra durumu anlattım. 4dk sonra bir polis beni aradı ve durumu sordu. Ondan birkaç dakika sonra da bir polis aracı olay yerine geldi.

112'yi aradığımda da benzinin araçtan sızdığını anlattım. Ambulanstan yaklaşık 10-15dk kadar sonra gelen itfaiye aracını da 112 yönlendirdi sanırım. Demek ki itfaiye ile sağlık acil servisi ortak çalışmalarına rağmen polisle böyle bir çalışma yoktu. 112'deki yetkiliye yaralının durumunu anlattım ve o da yaralının fazla hareket etmemesi gerektiğini söyledi. Hemen yapmaya çalışmama rağmen yaralı olan genç sigara içmeye çalışıyordu. Yaktırmadım. Etrafta o sırada 5-6 kişi araçlarını kenara çekip yardıma koşmuştu. Onlar da hep gençler olduğu için yardım etmek istiyorlardı.

Ters dönmüş aracın şöförü olan genç diğer şöförün makas attığını, çok tehlikeli bir makas attığı için son anda kurtarmak amaçlı orta refüje doğru sürdüğünü söylüyordu. Bir yandan da diğer aracın şöförünü bulmaya çalışıyordu. O şöför yaralı olmamasına rağmen ciddi sarsılmıştı. Şoktaydı yani. Ters dönen aracın şöförü diğerleri ile konuşurken makas atmanın normal olduğunu, 'ama' o pozisyonda öyle bir makas atılamayacağını, atılmaması gerektiğini söylüyordu. Aracı pert olmuş, büyük ihtimalle emniyet kemeri takılı olduğu için kazadan omzunda ufak birkaç sıyrıkla nispeten sağlam atlatmış olmasına rağmen kazayı halen daha makas atmanın normal olduğunu konuşabiliyordu. Gençler arasında konuşulan yapılan hareketin yanlış olduğu, o şekilde araç kullanılmaması gerektiği, kazanın sadece makas atmadan kaynaklandığı değildi ne yazık ki. Gençler, bu gençlere ters dönen aracın şöförü de dahil olmak üzere, polis geldiğinde nasıl konuşmaları gerektiğini belirleme yarışında idi.

Polise de aynı durum aktarıldı. Biraz geçtikten sonra, ambulans, itfaiye aracı ve polis geldikten biraz sonra biz de oradan ayrıldık. Fakat halen daha kafama takılmıştı. İnsanların asıl düşünmeleri gerekenin kazanın nedeni ve sorumlunun cezalandırılması olması gerekirken nasıl kurtulacaklarını konuşuyorlardı. Ve nasıl makas atılması gerektiğini! Hele de yakın geçmişte makas atmaya hapis cezası gelmesi konuşulmuşken. Belki de orada birkaç kişi ölseydi durum değişecekti. Belki o zaman dahi aynı olacaktı.

İşte bu mantalite bana bu yazıyı yazdırdı. Yani insanların suçlu oldukları halde davranışlarının cezasını çekmemeleri konusundaki toplumsal çaba. Ya o kaza sonucu bir yakınımız hayatından olsaydı? O zaman da aynı şeyi düşünebilecek miydik?