14 Ocak 2016 Perşembe

Toplumumuzdaki Acıma Meselesi

Oldum olası sevmemişimdir acıma meselesini. Bazen duyarız arkadaşlarımızdan, "Acıyorum ben ona, o yüzden iyi davranıyorum." ve benzeri bir çok cümle kullanılır. Sanki kendisi acıdığı kişiden çok daha iyi durumda, çok daha mutlu, çok daha huzurlu.

Ben acımaya inanmam. En kötü durumdakine, sokakta yaşayan evsizlere dahi acımaya hakkım olmadığını düşünürüm. Çünkü benim yaşadığımı o bilmez, onun ne yaşadığını ben bilmem. Bir de acımanın ego tatmini olduğunu düşünürüm. Acıdığımız insanlardan daha üstün olduğumuz sanrısı sarar bizi, bir garip, bir güzel hissederiz. Kimi zaman farkına dahi varamayız asıl acınacak durumda olabileceğimizi.

Ego savaşları en sevmediğim savaşlardandır. İnsanlar ölmese de insanlık ölür çünkü o savaşlarda. Daha yüce, daha ulu, daha mutlu belki de, ya da daha zengin olma telaşı vardır o savaşlarda. Kimi zaman daha entellektüel, daha bilgili, daha okumuş. Kimi zaman ise ekonomik durum ön plana çıkar. Kimi zaman daha yüce gönüllü olduğumuzu düşünerek acırız karşımızdakine. Ne büyük yanılgı!

Yukarıda da dediğim gibi, hiç kimseye acımam, hakkım olmadığını düşündüğüm için. Yarının kimi nereye getireceği belli değildir. Ne olacağımız bilinmez. Bizim de, onların da. Yarın pozisyonlar tam tersine de dönebilir.

Bilinmez.

Bilinebilen ve elden gelen insan olarak kalabilmektir. Ancak o zaman tam olarak varlığımızın hakkını verebiliriz.

Acımamak demek herkese acımasızca ve kötü davranmak anlamına gelmiyor tabii. Verilen tepkinin ego yerine vicdan süzgecimizden geçmesi iyi davranmak için yeterli olacaktır. Diğer bir deyişle bir insana acımaktan ziyade içimizden geldiği için, istediğimiz için ona yardım etmeliyiz, acıdığımız için değil.

Başka bir mesele de kendimize acımamızdır. Kendimize de acımamamız gerekiyor. Atasözünde dendiği gibi ''Kendi düşen ağlamaz.'' Yaptıysak bir hata, sorumluluğunu alıp, dersimizi çıkarıp önümüze bakmamız gerekir. Yaptığımız hatalara odaklanıp kendimize acıdığımız ve üzüldüğümüz zaman ise 'şimdi'yi yaşamaktan uzaklaştığımız ve mutsuz olduğumuz zamandır. 

Eskiler boşuna "Acıma! Acınacak hale düşersin!" diye dememişler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder