Ilk ne zaman başladığımı hatırlamıyorum tam olarak. Sanırım 2008 sonlarındaydık.. Yalnız Berna'nın sevdiğini ve yaptığını biliyordum. Başlamayı da düşünüyor olmama rağmen bir kursa gitmem biraz zaman aldı. Bir pazar akşamı Malecon'da 22.00'e kadar salsa dersinden sonra biraz daha kalmıştım. Hafta içi olduğundan normalde fazla kalmıyordum ders sonrasında. Fakat o gün bir değişiklik yapıp kaldım ve 22.30'da tango dersinin olduğunu öğrendim. Daha önce hiç o kadar kalmadığımdan bilmiyordum. Kimse de söylememişti. O gün tango dersini sonuna kadar izledim. Oldukça ilgimi çekmişti. 23.30'da bitti. Kız-erkek dengesi fena değildi birkaç erkek eksiği dışında. Yani o gün bile başlayabilirmişim meğerse, ama izlemekle yetinmiştim. Dersin bitiminde dersi veren kadın ile daha sonrasında ilk tango hocam olacak Richard Garcia bir şarkı tango yaptılar.
Kadın Kokusu adlı filmde Al Pacino'nun tango yaptığı sahneyi izledikten sonra tangoya başlayan ve bunu hayatının önemli bir yerine yerleştirenleri çok okumuştum ama benimki biraz daha farklı oldu.
Önce ışıklar kısıldı. Hafif bir tango çalmaya başladı. İkisi sahnenin tam ortasında, tangocuların "kapalı tutuş" dedikleri şekilde sarılarak durmuş, sanki müziğin biraz daha yerleşmesini, içlerine nüfuz etmesini bekliyor gibiydi. Daha sonra yavaş yavaş hareket ederek başladılar dans etmeye. O dans, çıplak gözle izlediğim ilk tango dansıydı. Müziğin yavaşlığından da kaynaklı, oldukça yavaş adımlarla, sahnede yürüyorlardı sanki. Kadın, uzun eteğinin de etkisiyle, sanki yürümüyor, yerde su misali akıyor gibiydi.. Dans sırasında gözlerini bir kere olsun açmadı. Yüzünde müthiş bir rahatlık ve o an müzikle dans ediyor gibi değil de, uçuyormuşçasına özgür olduğuna dair bir ifade vardı sanki.. Gerçekten de dansları bir yandan yürüme olsa da diğer yandan uçuyor oldukları izlenmini veriyordu bana..Dans, müzikle ve partnerle birleşip bir olduğunda, en güzel halini alıyor.. Karşımda bu üçlünün en güzel hali vardı..
Tutkunun, aşkın dansı denen tangoyu işte o sırada sevdim. Ve o günkü derse girmediğime sonradan çok pişman oldum. Meğerse her dersin başında önce temel 8'li temel adım denen hareketin üstünden geçilip, sonrasında bir figür öğreniliyormuş. O günü kaçırmıştım ama başka kaçıramazdım. Dersi veren kadınla konuştum ve haftada bir ders verdiğini öğrendim. Bir sonraki hafta oradaydım ama eğitmen gelmemişti. Sonraki hafta yine bekledim ama eğitmen bu kez de hastalandığından gelememişti. Birkaç hafta böyle geçtikten sonra benim gidemediğim bir pazar gecesinde ders yapılmıştı. Bir sonraki hafta gittiğimde son dersin yapılmış olduğunu, bir daha da tango dersi yapılmayacağını öğrendim. Müthiş bir hayal kırıklığı yaşadım bunun üzerine. O kadar istemiştim tango öğrenmeye başlamayı, ama olmamıştı.
Kadın Kokusu adlı filmde Al Pacino'nun tango yaptığı sahneyi izledikten sonra tangoya başlayan ve bunu hayatının önemli bir yerine yerleştirenleri çok okumuştum ama benimki biraz daha farklı oldu.
Önce ışıklar kısıldı. Hafif bir tango çalmaya başladı. İkisi sahnenin tam ortasında, tangocuların "kapalı tutuş" dedikleri şekilde sarılarak durmuş, sanki müziğin biraz daha yerleşmesini, içlerine nüfuz etmesini bekliyor gibiydi. Daha sonra yavaş yavaş hareket ederek başladılar dans etmeye. O dans, çıplak gözle izlediğim ilk tango dansıydı. Müziğin yavaşlığından da kaynaklı, oldukça yavaş adımlarla, sahnede yürüyorlardı sanki. Kadın, uzun eteğinin de etkisiyle, sanki yürümüyor, yerde su misali akıyor gibiydi.. Dans sırasında gözlerini bir kere olsun açmadı. Yüzünde müthiş bir rahatlık ve o an müzikle dans ediyor gibi değil de, uçuyormuşçasına özgür olduğuna dair bir ifade vardı sanki.. Gerçekten de dansları bir yandan yürüme olsa da diğer yandan uçuyor oldukları izlenmini veriyordu bana..Dans, müzikle ve partnerle birleşip bir olduğunda, en güzel halini alıyor.. Karşımda bu üçlünün en güzel hali vardı..
Tutkunun, aşkın dansı denen tangoyu işte o sırada sevdim. Ve o günkü derse girmediğime sonradan çok pişman oldum. Meğerse her dersin başında önce temel 8'li temel adım denen hareketin üstünden geçilip, sonrasında bir figür öğreniliyormuş. O günü kaçırmıştım ama başka kaçıramazdım. Dersi veren kadınla konuştum ve haftada bir ders verdiğini öğrendim. Bir sonraki hafta oradaydım ama eğitmen gelmemişti. Sonraki hafta yine bekledim ama eğitmen bu kez de hastalandığından gelememişti. Birkaç hafta böyle geçtikten sonra benim gidemediğim bir pazar gecesinde ders yapılmıştı. Bir sonraki hafta gittiğimde son dersin yapılmış olduğunu, bir daha da tango dersi yapılmayacağını öğrendim. Müthiş bir hayal kırıklığı yaşadım bunun üzerine. O kadar istemiştim tango öğrenmeye başlamayı, ama olmamıştı.
Dubai'de internet kullanımı oradan beklendiği gibi çok yaygın değildi o zamanlar. Ama şansa dans dünyası biraz daha farklı. Sonraki günlerde biraz araştırma yapınca Richard'a, yani o günkü kızın partnerine ulaştım. Bu şekilde ilk tango derslerim başlamış oldu. Haftada sadece bir gün vardı dersler ve ücreti de derste ödendiğinden tam benlikti.
Böylece tango serüvenim başlamış oldu.
Böylece tango serüvenim başlamış oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder