28 Mayıs 2014 Çarşamba

İstanbul, Trafik ve Otopark Sorunsalı Analizi


İstanbul hep söylediğimiz gibi dünyanın en büyük metropollerinden biri. Megapol de deniyor kimi zaman. malum kent böyle büyük olunca en büyük sıkıntılardan biri de trafik oluyor. Hele de İstanbul gibi metro ağı kentin büyüklüğü ve nüfus yoğunluğu bu kadar zayıf bir kent için daha büyük bir sıkıntı bu trafik sıkıntısı. Deniz taşımacılığımızın ne kadar zayıf olduğu da hepimizin malumu. Çünkü metro olmayınca, deniz yolu da çok kullanılmayınca, karayolu kalıyor geriye.

Karayolu denince akla ilk gelen otobüslerle toplu ulaşımın sağlanması. Taksiler ve dolmuşlar da var tabii ki. Trafik kurallarına uyma konusunda en isteksiz kesimin bu toplu taşıma araçları olduğu da gün gibi ortada tabii. Tüm bunlar birleşince sonuç olarak trafik çilesi günlük hayatın bir parçası olan bir şehrimiz oluyor elimizde. Şikayet eden milyonlar konu çözüme gelince hep mahalli idarelerden hayıflanıyor ve onlardan çözüm bekliyor. Kültürümüzle de alakalı olmakla birlikte bu sorunun ana çözümünün de bilinçlenmenin dışında mahalli idarelerden gelmesi gerekiyor bence.

Sorunun detaylı analizini yapmak çok da zor değil. En büyük sorun, bence, park yeri eksiği ve insanların araçlarını park etmek için para vermemek istemeleri. Tabii binaların kaldırıma sıfır yükselmesi, kaldırımların oldukça dar olması, bundan dolayı insanların kaldırımda yürümek yerine sokaktan, yoldan yürümeleri ve araç trafiğinin yavaşlamasına neden olmaları gibi birçok konu da sorun olarak önümüzde bulunuyor. 

Gel gelelim çözüm önerime:

1- Öncelikle tüm yeni yapılan binalara uluslararası standartlara uygun, pratik kullanımı mümkün olan (birçok bina otoparkı pratik kullanıma uygun olmadığından daha sonra bir şekilde iskan alınarak daire olarak satışa sunuluyor çünkü) otopark yapımının müteahhitlere zorunlu kılınarak gerekli takibinin yapılması.

2- Sokağa park etmenin önüne geçmek amaçlı merkezi yerlerde de, nispeten uzak mahallelerde de yer mümkün olduğunca yer altına, mümkün olmayan yerlerde yer üstüne otopark yapılması.

3- Park cezalarının iki tür yapılarak ana yollara park etmenin cezasının caydırıcı seviyeye çıkarılması (örneğin 500 lira gibi).

4- Tüm otoparkların mahalli idareler tarafından tavan ücret uygulamasına sahip olması ve bir saatlik otopark kullanım ücretinin oldukça cüzi (mesela 1-2 lira) seviyede tutulması.

5- Trafik polislerinin kural ihlali yapan sürücülere göz açtırmaması ve cezaları tam anlamıyla uygulaması.


10 sene önce Köln'deyken farketmiştim. Şehrin her yerinde katlı otoparklar ve hangisinde kaç araçlık yer olduğu yön tabelalarında yazıyordu ve sokağa park etme ciddi anlamda oldukça azdı. Durum böyle olunca trafiğin ana nedeni araç fazlalığı oluyordu sadece.

Çözüm, istedikten sonra çok kolay yöntemlerle bulmak kolay. Fakat bunun için ciddi bir irade gerekiyor ve bizim eksiğimiz de bu irade bence.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder