15 Şubat 2015 Pazar

Nefret Etmek

Nefret çok ağır bir duygudur. Ağır bir yüktür diğer bir yandan da. O kadar ağır bir yük ki, insan bir süre sonra taşıyamaz onu. Taşıyamadığında da kendi üstüne alabilir. Yani kendisinin bir parçası yapabilir nefreti. Bu durumda da kaçınılmaz bir sonuç doğar: Herkesten ve herşeyden nefret eder. Kendisinden bile.

Birçok defa duyuyorum çevremde:
İstanbul'dan nefret ediyorum.
Senden nefret ediyorum.
Metrobüsten nefret ediyorum.
İşyerimden nefret ediyorum.
İş arkadaşlarımdan nefret ediyorum.
.....'den nefret ediyorum (noktalı yerlere bir kişinin ismi gelecek).
Kabanımdan nefret ediyorum.
Ayakkabılarımdan nefret ediyorum.
Burnumdan nefret ediyorum.
gibi gibi..

Bir sonraki aşaması da ''tiksinmek'' bunun. Pek çok şeyden tiksinebiliriz. Tiksiniyoruz da.

Sonuç: Kendisini dahi sevmeyen, sevemeyen insanlardan oluşmuş bir toplum.

Çözüm: Sevmemek başka şeydir. Nefret etmemek lazım.
Şehrini sevmiyorsan şizofren bir ilişki gibi onsuz olmamam demek yerine şehrini değiştirmek gerek.
Birinden nefret edince onunla ilişkiyi doğrudan koparmak gerek.
Metrobüsten nefret edince bir daha metrobüs kullanmamak gerek.
İşyerinden nefret edince iş değiştirmek gerek.
İş arkadaşlarından nefret edince onlarla takılmamak gerek.
Bir kişiden nefret edince onunla arkadaşlığı bırakmak gerek.
Kabanından ya da ayakkabından nefret edince onu ihtiyacı olan birine verip yenisini almak gerek.
Burnundan, kafandan, ayaklarından, saçlarından nefret edince bunları değiştirmek, estetik falan yaptırmak gerek.
gibi gibi..

Ne onunla ne de onsuz dediğimiz zaman da mutsuz oluyoruz işte. Mutsuz olmamanın yolu da buradan geçiyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder