Yaz günlerindeyiz. Hele de son günlerde sıcaklık oldukça yükseliyor ve nefes almakta bile zorluk çekebiliyoruz kimi zaman. Bu durumda çare ne? Tabii ki AVM'lerin o karşı konulmaz çekiciliğine kapılıp kendimizi onlardan birinin içine atmak. Zaten hemen her köşe başında, hatta sadece köşe başında değil, birçok yerde, İstiklal Caddesi gibi alışveriş caddesi gibi bir yerde bile yolun ortasında bir AVM'miz var. Buralara atınca kendimizi dışarının o müthiş derecede yakan sıcağından korunmuş oluyoruz. AVM'ler gerçekten de çok hayati görev üstleniyor hayatımızda.
Önümüzdeki günlerde yağışlar başlayacak. Sonbahar geliyor çünkü. Peki yağmurda sokaklarımız ne hale geliyor? Sene 2014 olmasına rağmen yağan biraz şiddetli yağmur bile ortalığı sel götürmesine neden olabiliyor. Öyle sokaklarda gezilir mi? Hayır tabii ki. Çaremiz var mı? Tabii ki: AVM'ler. Herhangi birinin içine girip rahatlıkla yağmurdan, yağmurun o çilesinden kendimizi kurtarabiliriz. Yağmur bitince zaten ortalık ıslak olacağı için AVM'de nasıl geçtiğini bile anlamadan zaman geçirebiliriz. AVM'ler gerçekten de çok hayati görev üstleniyor hayatımızda.
Kış geliyor sonbahardan sonra. Bu da havaların ciddi anlamda soğuyacağı anlamına geliyor. Hele de İstanbul'daki nem ile birlikte bu soğuk kendini daha fazla hissettirecek. Peki hava o kadar soğuk olunca, kar yağınca ne yapabiliriz? Tabii ki AVM'lere girebiliriz. Çünkü buralar gayet sıcak, üstümüzde kısa kollu bir üstle bile durabileceğimiz seviyede sıcak ve konforlu ortamlar. Eşyalarımızı da ya arabada ya da AVM'nin içindeki marketten alabileceğimiz bir alışveriş arabasında tutabilir ve istediğimiz gibi içeride gezebiliriz. Zaten aradığımız, arayabileceğimiz her türlü mağaza da içeride var. Dışarıda olup da orada olmayan bir yer olmadığı için zaten dışarı çıkmaya da gerek kalmıyor böylelikle. Yani neymiş: AVM'ler gerçekten de çok hayati görev üstleniyor hayatımızda.
Kıştan sonra ilkbahar gelecek ve yine yağmurlar başlayacak. Nispeten daha sıcak olacak olmasına rağmen hava, yine de kıyafetlerimizin ıslanmasını istemeyeceğimiz için AVM'ler can simidi gibi yardımımıza yetişecekler. Ondan sonra peki? Ondan sonrası eskisi gibi devam.
Sanırım birkaç sene önceydi, pet şişelerde satılan suyla ilgili bir yazı okumuştum. Pet şişelerde satılan suyun temiz olduğu, fakat bu suyun satılabilmesi için pet şişe içine konması gerektiği, bu pet şişelerin tek kullanımlık üretildiği ve bu üretim için ciddi büyük plastik fabrikalarının kurulması gerektiği, bu fabrikaların atıklarının çevreyi kirlettiği gibi su kaynaklarına da doğrudan zarar verdiği, bu pet şişelerin yakılmasıyla ortaya çıkan gazın çevredeki yeşile zarar verdiği ve kimi yerde yok ettiği, ve bütün bunların bir döngü halinde kendini tekrar ettiğiyle ilgiliydi. Yani geriden gidersek, çeşmelerimizde temiz, içilebilir su akarsa pet şişede su almak zorunda kalmayız. Pet şişe su almak zorunda kalmazsak, pet şişeler üretilmez. Tek kullanımlık pet şişeler üretilmezse çevre bundan zarar görmez. Çevre zarar görmezse ve o plastik üretim tesisleri kurulmazsa en önemlisi su kaynaklarımız temiz kalır. Çok basit bir döngü yani.
AVM'ler hayatımızda çok önemli. Çünkü onların gelişiyle, yeşil hemen her türlü alan imara açılıp betonlaşmanın gitgide artmasıyla, binaların o bölgedeki yolların kaldırabileceğinden daha yüksek ve daha yoğun yerleşime yönelik yapılmasıyla birlikte buralardaki araç yoğunluğu da artıyor doğal olarak. Bu da özellikle bu bölgelerde havanın daha da ısınmasına neden oluyor. Varolan çok kısıtlı yeşil de yok oluyor bu yüzden. Sonuç ise pet şişe döngüsündeki durum. Aslında AVM'ler olmasaydı, bizim havamız da bu kadar ısınmayacaktı. Havamız bu kadar ısınmasa biz de AVM'lere ihtiyaç duymayacaktık. Farklı değişkenler de var tabii ki bu denklemin içinde. Anlattığım kadar basit değil hiçbir şey. Fakat temel anlamda olay bu şekilde özetlenebilir.
Hangi memlekette olduğunu bilmiyorum ama bir yerde insanlar pek AVM'ye gitmeyince, bir süre sonra bu AVM'ler otoparklara dönüşmüş sadece ve kente ciddi anlamda faydalı olmuş. Benim de umudum biraz daha o yönde. Otoparka dönüşen AVM'lerin olduğu bir İstanbul.. Ne dersiniz? :)
Önümüzdeki günlerde yağışlar başlayacak. Sonbahar geliyor çünkü. Peki yağmurda sokaklarımız ne hale geliyor? Sene 2014 olmasına rağmen yağan biraz şiddetli yağmur bile ortalığı sel götürmesine neden olabiliyor. Öyle sokaklarda gezilir mi? Hayır tabii ki. Çaremiz var mı? Tabii ki: AVM'ler. Herhangi birinin içine girip rahatlıkla yağmurdan, yağmurun o çilesinden kendimizi kurtarabiliriz. Yağmur bitince zaten ortalık ıslak olacağı için AVM'de nasıl geçtiğini bile anlamadan zaman geçirebiliriz. AVM'ler gerçekten de çok hayati görev üstleniyor hayatımızda.
Kış geliyor sonbahardan sonra. Bu da havaların ciddi anlamda soğuyacağı anlamına geliyor. Hele de İstanbul'daki nem ile birlikte bu soğuk kendini daha fazla hissettirecek. Peki hava o kadar soğuk olunca, kar yağınca ne yapabiliriz? Tabii ki AVM'lere girebiliriz. Çünkü buralar gayet sıcak, üstümüzde kısa kollu bir üstle bile durabileceğimiz seviyede sıcak ve konforlu ortamlar. Eşyalarımızı da ya arabada ya da AVM'nin içindeki marketten alabileceğimiz bir alışveriş arabasında tutabilir ve istediğimiz gibi içeride gezebiliriz. Zaten aradığımız, arayabileceğimiz her türlü mağaza da içeride var. Dışarıda olup da orada olmayan bir yer olmadığı için zaten dışarı çıkmaya da gerek kalmıyor böylelikle. Yani neymiş: AVM'ler gerçekten de çok hayati görev üstleniyor hayatımızda.
Kıştan sonra ilkbahar gelecek ve yine yağmurlar başlayacak. Nispeten daha sıcak olacak olmasına rağmen hava, yine de kıyafetlerimizin ıslanmasını istemeyeceğimiz için AVM'ler can simidi gibi yardımımıza yetişecekler. Ondan sonra peki? Ondan sonrası eskisi gibi devam.
Sanırım birkaç sene önceydi, pet şişelerde satılan suyla ilgili bir yazı okumuştum. Pet şişelerde satılan suyun temiz olduğu, fakat bu suyun satılabilmesi için pet şişe içine konması gerektiği, bu pet şişelerin tek kullanımlık üretildiği ve bu üretim için ciddi büyük plastik fabrikalarının kurulması gerektiği, bu fabrikaların atıklarının çevreyi kirlettiği gibi su kaynaklarına da doğrudan zarar verdiği, bu pet şişelerin yakılmasıyla ortaya çıkan gazın çevredeki yeşile zarar verdiği ve kimi yerde yok ettiği, ve bütün bunların bir döngü halinde kendini tekrar ettiğiyle ilgiliydi. Yani geriden gidersek, çeşmelerimizde temiz, içilebilir su akarsa pet şişede su almak zorunda kalmayız. Pet şişe su almak zorunda kalmazsak, pet şişeler üretilmez. Tek kullanımlık pet şişeler üretilmezse çevre bundan zarar görmez. Çevre zarar görmezse ve o plastik üretim tesisleri kurulmazsa en önemlisi su kaynaklarımız temiz kalır. Çok basit bir döngü yani.
AVM'ler hayatımızda çok önemli. Çünkü onların gelişiyle, yeşil hemen her türlü alan imara açılıp betonlaşmanın gitgide artmasıyla, binaların o bölgedeki yolların kaldırabileceğinden daha yüksek ve daha yoğun yerleşime yönelik yapılmasıyla birlikte buralardaki araç yoğunluğu da artıyor doğal olarak. Bu da özellikle bu bölgelerde havanın daha da ısınmasına neden oluyor. Varolan çok kısıtlı yeşil de yok oluyor bu yüzden. Sonuç ise pet şişe döngüsündeki durum. Aslında AVM'ler olmasaydı, bizim havamız da bu kadar ısınmayacaktı. Havamız bu kadar ısınmasa biz de AVM'lere ihtiyaç duymayacaktık. Farklı değişkenler de var tabii ki bu denklemin içinde. Anlattığım kadar basit değil hiçbir şey. Fakat temel anlamda olay bu şekilde özetlenebilir.
Hangi memlekette olduğunu bilmiyorum ama bir yerde insanlar pek AVM'ye gitmeyince, bir süre sonra bu AVM'ler otoparklara dönüşmüş sadece ve kente ciddi anlamda faydalı olmuş. Benim de umudum biraz daha o yönde. Otoparka dönüşen AVM'lerin olduğu bir İstanbul.. Ne dersiniz? :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder