2 Ağustos 2014 Cumartesi

Lütfen Çimlere Basmayınız!

Görsel ararken bunu buldum. İki soru aklıma geldi, birincisi Atatürk gerçekten de çimlerle ilgili konuşmuş mu? İkincisi Atatürk'ün imzası bundan biraz daha farklı gibi sanki. Bu da bonus soru: Niye? Aklıma iki bonus soru daha geldi son anda: Birincisi 'İzmir Büyükşehir Belediyesi bu yazının altına niye Atatürk'ün adını yazma gereği duydu?', ikincisi ise 'Bu tabela gerçek mi?'

Bu yazıyı ufak çocuğa bile sorsak görmeyeni yoktur. Bu bir uyarı yazısıdır ve insanı hizaya almaya çalışır. Bunu yaparken iki konuya dikkat eder tabii ki.
 
Birincisi ve en önemlisi 'Lütfen' der. Kibarca rica etmektir bu. 'Emretmiyorum!' der, 'rica ediyorum' sadece.

İkincisi ise basmak fiilinin sonundaki ek olan '-mayınız' kısmı. Şimdi burada hem olumsuzluk var hem de 'Siz' diye bir hitap var. Burada da kastedilen ''Bak 'sen' değil 'siz' diye hitap ediyorum!''dur.

Halbuki içinde kibarca bir emir vardır. Basmayınız!

Basarsan eğer, konunun boyutları değişir. Basmaman için elinden geleni yapar idare. Mesela çimlerin etrafına çit örer. Yarım metreden fazla olmaz genelde bu çitler ama her seferinde üstünden atlama gereksiniminden dolayı bazı insanları vazgeçirebilir bu durum.

Diğerlerini peki? Onları nasıl uzaklaştırabiliriz? İkinci çözüm devreye girer bu durumda. O da sulamak çimleri. Çimler normalde akşam saatlerinde sulanır ki sudan azami fayda elde edilebilsin. Buharlaşmadan dolayı su kaybı olmasın. Dökülen su köklere insin ve güçlendirsin çimleri diye. Fakat insanlar daha çok gündüz dolaşır. Gündüz dolaşmayı engelleme yöntemi ise tabii ki çimleri gündüz sulamaktan geçer. Çok basit matematiktir bu. İki kere iki dört yani.

Burada asıl amaç insanların, halkın, çimlere basmasını engellemektir. Bu şekilde onlara 'doğru' yolu göstermek, onları hizaya almak en doğrusu. Çünkü halk nereden yürüyeceğini, nereden geçeceğini bilmez, bilemez. Öğretmek gerekir. Ki bu da idarenin görevidir. Bu uyarı tabelasının oraya konma nedeni de tamamen budur. Bizleri hizaya getirmek.

Tabii bizim gibi sürekli, kendi çapında, idareye karşı çıkanlardan oluşan halk ne yapar bu durumda? O çimlere itinayla basar tabii ki. Hatta üstünden hep aynı yoldan, kestirme yoldan, geçerek patika bile oluşturur çimlerde. Sonraları kalıcı yola bile dönüşebilir o güzergah kimi durumlarda.

İki güzel örnekle bitirmek istiyorum. Birincisi Bursa'dan bir örnek. Zamanını ve halen daha orada olup olmadığını bilmiyorum ama orada bir uyarı tabelası var. Üstünde üç aşağı beş yukarı şöyle bir bilgi/uyarı var:

-Lütfen çimlere çekirdek kabuklarını atmayınız. Çekirdek kabukları içerdiği tuzdan dolayı topraktaki suyu emip çimleri susuz bırakarak çimlerin ölmesine neden olmaktadır.

Ayağı yere basan ve gayet güzel bir uyarı bu bence. Başka yerlere de örnek olmalı.

Başka bir örnek, bunun nerede olduğunu bilmiyorum ama:

- Lütfen çimlere basınız. Çünkü bu şekilde çimlerin kökleri güçlenerek daha kalıcı hale gelmektedir. Teşekkür ederiz.

Bu minvalde bir bilgi/uyarı var. Bence diğeri kadar önemli bu tabela da. Çünkü bilgilendirme yapıyor. Faydalı bilgilendirme.

O zaman ne yapıyoruz? Çimlere basıyoruz. Hem de itinayla. Tek farkla ama: Sürekli insanların kullandığı aynı yoldan değil, çimlerin farklı yerlerine basarak yapıyoruz bunu. Böylece hem çimlerin güçlenmesine faydamız oluyor hem de ayaklarımız biraz daha toprakla temas etmiş oluyor. Doğrudan nemli toprak en iyi topraklama, deşarj yöntemidir çünkü..

Bu tabela da Kocaeli'nden. Adamlar basınız diyor. Basmak lazım o zaman!


1. Fotoğraf : http://www.meydansozluk.com/bak/lutfen+cimlere+basmayiniz
2. Fotoğraf: http://www.itusozluk.com/gorseller/%E7imlere+basmay%FDn%FDz/116646


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder