Bitti..
Biraz uzun zaman önce başlamış olduğum kitabı bitirdim. Çıplak Sokak. Bir Jose Mauro de Vasconcelos kitabı. Yine büyüleyici derecede sade, doğal, hayatın ta içinden bir roman. Sanki yan sokağımızın hikayesi. Belki de gerçekten de öyleydi..
İki kardeşin hikayesi. İki güzel kardeşin. İyiliksever iki kardeşin hikayesi..
Vasconcelos'u tanımam ortaokul zamanlarıma kadar uzanıyor. Daha önce anlatmıştım. Şeker Portakalı ile başlayan bir serüvenim oldu. Vasconcelos farklı bir yazar. Çok farklı. Tanıdığım, okuduğum, sevdiğim yazarlar arasında bambaşka bir yeri var. Her kitabında, her hikayesinde, daha bi etkilendiğim bir yazar.
Paulo Coelho'yu da çok severim. Müthiş bir yazardır. Yalnız bir yerden sonra fazla da birşey vermediğini hissettim bana. Benzer hikayeler gibi geliyor birçok farklı romanı. Sanki hep aynı şeyi anlatmaya çalışıyor gibi geliyor..
Vasconcelos daha bi farklı. ''Hayatın ta içinden'' derken kesinlikle abartmıyorum. Belki de romanlarında, öykülerinde kendime dair, hayatıma dair birşeyler bulduğumu düşündüğümdendir bu görüşüm. Bilmiyorum. Bildiğim tek şey ise bu yazarın ruhuma dokunabildiği.. Başka birşey değil..
Bir sokak. İçinde yaşayan sıradan, fakir insanlar.. Pekçoğuna denk gelmişizdir birçok defa. Yalnız Antao ve Ananias'a denk gelip gelmediğinizi bilmiyorum. Keşke herkes onlar gibisine denk gelebilse. Çok kısa süreliğine dahi olsa yeterli olacaktır bence. Bencil diye bir laf var ya, onların ki bunun tam tersi, bensiz. Bensiz diye bir tanım duymadım. Şimdi düşününce çıktı. Bencil'in tersi ne olabilir diye kafamda geçirirken.. Öyle insanlar işte.. Kitap okumayı sevenlere tavsiye edebileceğim, edeceğim bir öykü daha çıkmasına ne kadar sevindiğimi anlatamam.. Dedim ya, müthiş bir öykü..
Bir şeyi çok güzel anlatıyor: ''Beyler, siyah bir renk değildir. Işığın yokluğudur..''
Işığınızın bol olduğu bir hayat dileğiyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder