9 Aralık 2014 Salı

Toplum Gelişmişliği, Kadınlar, Sigara ve Yasaklar

Sondan başlarsak Sinan Çetin'in Kağıt adlı filminden bir söz söylenebilir: Her yasak kendi isyancısını doğurur. Gerçekten de yasaklanan şey daha çekici olmuştur tüm tarih boyunca. Havva'nın yasak meyveyi  yemesi ile başlamıştır bile denebilir. Peki her yasak kötü müdür?

Sondan önceki konu sigara. Sigara bir zamanlar sağlığa faydalı olduğu bile doktorlar tarafından söylenen, halbuki günümüzde özellikle akciğer kanserinin en temel nedenlerinden biri olduğu kanıtlanmış, çağımızın en büyük zehirlerinden ve kitle imha silahlarından biri. Tabii bu sadece benim gözümde böyle değil. Sigara kullananlar dahi bunun farkında. Sadece birşeyi bilmek onu uygulamak anlamına gelmek zorunda olmadığı için onlar için de durum farkındalık ama bununla ilgili birşey yapmama durumunda şimdilik.

Baştan ikinci konu ise kadınlar. Sigara içmek bir tercih meselesidir aslında. Başlamak da öyle, bitirmek de öyle. 'Bırakamıyorum!' gibi bir yaklaşım bana ne doğru ne de gerçekçi geliyor. Genel olarak sigara içenler yerine sigara içen kadınları söylememin nedeni ise kadınların sadece kendilerine değil aynı zamanda varolan ve ileride doğacak (düşünüyorlarsa) çocuklarına olan sorumlulukları. Erkek için de benzer bir durum olsa da kadındaki kadar ciddi değildir. Bir erkek olarak sigara içen bir kadının bana hiç çekici gelmediği gibi tam tersine itici geldiğini de burada eklemem yanlış olmaz sanırım.

İlk konu toplumun gelişmişliği meselesi. Çok ciddi istatiksel verilere dayanarak söylemiyorum bunu ama gördüğüm kadarıyla toplumların gelişmişlik/eğitim oranları ile sigara tüketme oranları arasında ciddi bir bağlantı var. Burada Rusya biraz farklı bir örnek olsa da ülkenin zenginliği ve bu zenginliğin insanlara yansıması da ayrı bir faktör oluyor.

Çok fazla değişken var bu konuda. Yalnız burada asıl belirtmek istediğim sigara içenlerin çevrelerine olan duyarsızlıkları. Herkes için geçerli olmasa da gözlemlediğim kadarıyla sigara içenlerle sigara içmeyenler olarak toplumu iki kesime ayırdığımızda içmeyenlerin içenlerin içme hakkına duyduğu saygı içenlerin içmeyenlerin temiz hava soluma hakkına duyduğu saygıdan çok daha fazla olduğunu gözlemledim şimdiye kadar. Bir grup arkadaş bir yere oturacaksa çoğunlukla grupta sigara içen sayısı az dahi olsa sigara içilen yere oturma tercih edilebiliyor. Çünkü o kişi sigarasını tek başına içip sadece kendisine zarar vermeyi tercih etmek yerine arkadaşlarını da zehrine ortak edip onların yanında gönül rahatlığıyla sigarasını içiyor. İçmeyenler ise içen arkadaşını yalnız bırakmamak için genelde içenle birlikta takılıyor..

Bu yazın başında gittiğim ABD'de 10 gün içinde sadece bir kere New York'ta kaldırımda arkadaşımın arkadaşları sigara içtiler. Bir barın dışında. Onun dışında, belki de dikkat etmememden kaynaklanıyor ama, sigara içen görmedim sanırım. Bunda ABD'de kamusal ve ticari binaların (neredeyse tüm binaların yani) 7,5m yakınında sigara içmek yasak. Gerekçesi de binadaki ve kaldırımdaki insanların temiz hava soluma hakları. Tabii bizdeki gibi 30-40cm'lik kaldırımlardan ziyade çok daha geniş, kimi yerde 10m'ye yakın genişlikte kaldırımlar olduğu için orada, bu yasa sayesinde sokaktaki sigara tüketimi de ciddi anlamda az. Düşünsenize dünyanın en büyük sigara üreticilerinin ülkesinde doğru düzgün sigara içilmiyor. Almanya'da mesela, kapalı alanlarda içilmezken dışarıda her yerde insanlar, özellikle de gençler sigara içiyor.

Yazının başında belirttiğim gibi her yasak kendi isyancısını doğurur ve ben de yasakları hiç sevmem. Sigara konusunda, bunun sadece içeni değil, içmeyenleri de ciddi anlamda etkilediğini de düşünerek, sigaranın her türlü açık ya da kapalı kamusal alanda yasaklanması gerektiğini düşünüyorum. Hatta bu yasağın uygulanması için polis teşkilatının da harekete geçirilmesi ve sigara içirmemelerinin sağlanması bence bu konuda atılabilecek en güzel adım olacaktır. Böylece sigara içenler dahil olmak üzere herkes tertemiz hava soluma şansına sahip olacaklar. Diğer açıdan da sigara içenlere bu alışkanlıklarını bırakmaları yönünde ciddi bir toplumsal baskı mekanizması oluşacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder